Mimarlar çizdi, ustalar, kalfalar, çıraklar bir araya geldi.
Ateşe attılar Demiri. Çok ısınmıştı, ateşin rengini almıştı.
Ahşap kadar nemli, deri kadar yumuşaktı.
Ustaların hepsi ellerine çekiçleri aldı.
Demir, çekiç ile örsün arasında sıkışmıştı.
Demirden bir ses ortama yayıldı, çığlık değildi duyulan! Senfoniyi Ustalar hissettiler ve demiri dövmeye devam ettiler.
Dövdüler demiri... dövdüler...
Ustalar Çeşitli şekillere büründürdükçe; İTAAT ediyordu Demir.
Hayat da sağlamlığa hizmet etmenin gurununu yaşayan demir, görselliğe hitap edip gönüllerde taht kuracağını anlamıştı ve Aşka gelmişti...
Çekiç darbeleri ile sevişiyor ve hayata güzellikler sunuyordu.
Bunu görüp şahit olan ve 24 yıldır hissedip yaşayan Yılmaz KÖKSAL şöyle diyordu;
Biz Demiri öfke ile değil Aşk ile Dövüyoruz, onun için demir bize İTAAT ediyor.
Biz ne olmasını istiyor isek demir onu oluyor.
Bizim işimiz, bizim aşkımız bu.
Demir ile ateş Aşkımıza cömertliğin en muhteşemi ile karşılık veriyor.
Biz demirden, demir bizden razı.
Bu yaşananlar demir ile bizim aşkımızın hazzı.
Yılmaz KÖKSAL
Yönetim Kurulu Başkanı
Bu satırlar Türkiye Cumhuriyetinin kanunlarına göre Bakırköy 32.Noterliği tarafından tescillenmiştir.
Hakları Ramez Ferforje Sanat Atölyesine aittir.